2024/03/19 at 1:53 PM
Banner Top

Bitigen bitirdi, Horoz kurtardı

(SUAVİ YARDMOĞLU YAZDI)

Sezonu son iki yılın Süper Lig şampiyonu ile son 1.Lig şampiyonunun mücadelesiyle açtık. Yücel İldiz komutasındaki Yukatel Denizlispor 9 yıl aradan sonra tekrar ayak bastığı Süper Lig’i yadsımayacağını ilk maçtan açıkca ortaya koydu.
Yücel İldiz, Türk Futbolu’nun isimsiz kahramanlarından biri. Yıllarca hep çıkardı ve orada bıraktı. Bu sezon Denizlispor doğru olanı yaptı ve Yücel Hoca ile Süper Lig’de de çalışma alicenaplığını (yüce gönüllülük) gösterdi.
Denizlispor iki önemli transferini yetiştirememesine karşın Galatasaray karşısında ilk 10 dakika hariç hiç bocalamadı.
Olayı, doğrudan Galatasaray’ın hazırlık maçlarındaki görüntüsü ve orta alandaki zaafiyetlerine bağlamak, Marcao’nun gereksiz hareketleriyle gördüğü kırmızı kartla takımını 10 kişi bırakmasına atıfta bulunmak, Yücel Hoca ve öğrencilerine, dahası Süper Lig’i çok isteyen ve bu yolda atlattığı onca badireden sonra kenetlenen Denizli kentine haksızlık olur.
Horozlar, ilk dakikalardaki Galatasaray baskısını atlattıktan sonra, psikolojik baskıdan da sıyrılıp oyunu yönlendirmeye başladı. Galatasaray orta alanı da tel tel dökülünce giderek artan gizil baskı, etkili kontraataklarla sarı kırmızı kalede kendini hissetirmeye başladı. Recep Niyaz’ın direkten dönen topu galibiyetin ilk müjdecilerinden biriydi.
Recep Niyaz’ın 25 metreden Muslera’yı avlaması ve maçın son anlarında Mbamba’nın tesbih tanesi gibi Galatasaray savunmasını ipe dizmesinin ardından yaptığı ikramı ve Rodallega’nın bu ikramı geri çevirmemesi skor tabelasını değiştirdi.
Ne var ki olayın perde arkasında başka şeyler vardı.
“Ben 1. Lig topçusu değildim. Artık Süper Lig’de benden bahsedecekler” diyen Recep Niyaz’ın yıllar önce çıktığı “yıldız futbolcu” yolculuğuna kaldığı yerden, yetiştiği yeşil siyahlı forma altında başlaması dikkat çekiciydi. Daha çocuk yaşta “Denizli’ni Messi’si” olarak ün salan, onca yer dolaştıktan sonra bir türlü hakettiği yere gelemeyen Recep’in Denizlispor’da yıldızının yeniden parlayacağı açık.
Yücel Hoca’nın; “Eksikler tamamlanınca çok daha pozitif futbol oynayacağız. Kazanmak için sahaya çıkacağız” düşünseli (mentalitesi) ilk maçta nemli, boğucu sıcak, psikolojik ortam ve hakemin ve VAR’ın büyük gafının etkisiyle oyun kalitesini vasatın üzerine taşımasa da, ileride Horoz’un ligin çok can yakan takımlarından biri olacağını müjdeledi. Bunu savunmanın da bir ütopya olmayacağı düşüncesindeyiz.
İsabetli transferler, Yukatel Denizlispor’un ismi etrafında kentin birleşmesinin ve geçmiş günlerde hacizlerle, skandallarla anılan ve yakın bir geçmişte son anda 2. Lig’e düşmekten kurtulan, kentin yegane markası etrafında birlik olmanın önemini bir kez daha ortaya koydu.
Denizlispor taratftarı da artık iç çekişmeleri bir kenara bırakıp takıma ve maddi-manevi emeğe sahip çıkmak gerektiğinin önemini kavradı.
Galibiyet bu uğurda geçmiş dönemler çok mücadele veren Ali İpek’in ruhunu da şad etti.
Gelelim maçın hakemine… Yeni Federasyon… Yeni MHK … Daha sezon başlamadan afaroz edilen hakemler… Ama eski hamam eski tas…
Kargaların bile güleceği bir penaltı kararına VAR (Ali Palabıyık- AVAR Cevdet Kömürcüoğlu) uyarısıyla imza atan Galip Bitigen’in oğlu Abdulkadir Bitigen daha ilk maçtan koca kentin emeğini çalmaya hazırlanırken, kalesinde devleşen Adam gole izin vermedi.
Galatasaray’ın kente gelişinden bu yana dostça başlayan ve geçmişi de dostluklarla anılan Denizli- Galatasaray rekabeti Adam Stackowiak olmasaydı, çok daha farklı bir atmosfere bürünebilirdi. Nitekim sanal gerginlik Marcao’nun başını yedi.
Diagne’nin kendisini gardrop gibi yere bırakması, gayet açık ve net ortadayken, aslında dirsekle itilen Oğuz Yılmaz iken, bir hayli süren incelemenin ardından penaltıya hükmedilmesi tam bir skandaldı. Selçuk İnan gibi usta bir futbolcunun penaltıyı kaçırması (tabi Adam’ın harika refleksi ve kartal gibi takibinin hakkını yemeyelim) belki de “futbol tanrıları”nın ilahi adaletiydi.
Uydurma penaltı için “engizisyon mahkemesi” kuran Bitigen ve Palabıyıklı VAR heyetinin, sarı kartı olan Babel’in, barajda topu bir voleybolcu edasında smaçlamasına üç maymunu oynaması ise “eyyamcılık” zavallığının daha ilk 90 dakikadan, marka değeri yerlerde sürünen ligin başına bela olacağının göstergesiydi.
Uilenberg büyüğümüzün sözleri bir kulaktan girip, öbür kulaktan çıkmış belli ki. Ya da, televizyon kameraları önünde “sert yapıp” perde arkasında; “Siz maçı idare edin. İşinizi bilirsiniz” denmiş belki de.
Vatandaşlara İngiltere Premier Ligi’ni izlemelerini salık veririz. Bir de VAR uyarıları “kanun” değil. Düdük hakemin elinde. Son karar sahadaki hakemin. Türk hakemliği VAR’ın arkasına sığınıp, “Ne şiş yansın ne kebap” kolaycılığından sıyrılmazsa bu lig bitmez. Şampiyonluklar üzerinde de sürekli bir şaibe kalır. Böyle giderse sahadaki hakemlere de gerek kalmaz. Maçlar VAR odasından idare edilir.
Özetle, geçmişte Göztepe ve Karşıyaka başta olmak üzere bir çok Egeli’nin canını yakan Abdulkadir Bitigen ve VAR heyeti az kalsın bu maçı da, ligi de bitiriyordu. Ama Adam’ın ve Denizlispor’un saha içi ve kenardaki hüneri durumu düzeltti. Eğer Galatasaray penaltı golüyle kazansaydı, her penaltı kararın üzerinde şaibe uyanacak, hakemler Galatasaray lehine düdük çalarken düşünecek, karşı taraf kazanın altına sürekli odun atacak ve lig içinden çıkılmaz bir hal alacaktı.
Bitigen bitirdi, Horoz bileğinin hakkıyla galip gelerek Galatasaray’ı da, ligi de (şimdilik) kurtardı.

Banner Content
Tags: , , , , , , , , , , , ,

Related Article