FUTBOLA ADANMIŞ HAYATLAR: BÜLENT ZEREN
(SUAVİ YARDIMOĞLU YAZDI)
Cami avlularında sıkça buluşur olduk bu aralar. Canlarımızı, futbol dünyamızın değerlerini birer birer sonsuzluğa uğurlarken, daha bir cenazeden henüz çıkmışken, diğer acı haberin hüznü çöktü bedenlerimize.
Yıldırım Uran, Turgut Uçar, Şakir Kuruş ve Dr. Bülent Zeren…
Bülent Ağabey’in yıllar süren müthiş beyefendilik, özveri, yardımseverlik ve çalışkanlığının çok küçük bir karşılığı dahi olmasa da TSYD olarak “Futbola Adanmışlık Ödülü” ile taçlandırmak istemiştik onu. Ne yazık ki ödülünü dahi alamadan geride yaşlı gözler ve çaresizlik bırakarak, kuş gibi uçtu gitti bulutların ötesine. Çok büyük bir olasılıkla da cennetin en güzel köşesine…
Ödülün adı gibi, “FUTBOLA ADANMIŞ HAYATLAR” dı, yitirdiğimiz dört canımızın yaşamı… Milyonlarca doların dondüğü, kısa yoldan köşeyi dönenlerin cirit attığı, her türlü üç kağıt ve entrikanın döndüğü futbol dünyasında, hiç bir zaman kişisel çıkar peşinde koşmadan, iyilikten, doğruluktan, yardımseverlikten, üretmekten, başka bir şeye yeltenmeyen tertemiz hayatlardı onların ki.
Bülent Zeren’i ilk tanıdığımda ortaokula gidiyordum. O da benim gibi demiryolcu çocuğuydu. O sıcak ziyaretlerde sevgili Can’ın dedesi ile babam eski demiryolculuk üzerine söyleşirken, ben de kitap karıştırırdım. Bülent Ağabey ise bir selam çakar sonra yine kitaplarının arasına gömülürdü.
Daha sonra yollarımız spor yazarı ve hekim olarak kesişti, o ağabey- kardeş ilişkimiz hep içtenlik ve sevecenlikle sürdü. O dünya beyefendisi, gerçek Karşıyaka efendiliğinin timsali, en zor anlarında, kısır çekişmelerin içine çekilmeye çalışıldığı dönemlerde bile karakterinden kibarlığından, centilmenliğinden, ödün vermedi hiç.
Spor Hekimliği alanında gerçek bir devrimciydi. Onun geliştirip, uyguladığı diz cerrahisi (artreoskopi) teknikleri, fitness ve fizik tedavi yöntemleri sayesinde onlarca futbolcu, haftalarca beklemeden çok kısa sürede futbol yaşamına geri döndü, futbol yaşamları kurtuldu, kulüpler bayram etti.
Öylesine başarılı güven vericiydi ki, döneminin en parlak yıldızı Elvir Baliç, Bülent Zeren’in şifalı ellerine kendini teslim edip bıçak altına yattıktan sonra, Fenerbahçe ile sözleşme imzalamıştı. Aynı Baliç Fenerbahçe’den Real Madrid’e transfer olurken, orada yaşamının hatasını yapmış ve İspanyol cerrahlar tarafından sözüm ona çabuk iyileşmesi için ayağına kadavradan alınan ölü doku nakledilince, parlak futbol yaşamını sakatlıkla noktalamıştı. Bülent Ağabey, dünya spor hekimleriyle dahi kıyaslanamayacak, çok önemli bir değerdi.
Her semineri takip eder, sürekli kendini yeniler ve geliştirirdi. Ben de fırsat bulduğum zaman bu konferanslara katılırdım. Bir keresinde bana; “Suavi senin takip ettiğin kadar ilgili olanlar bunları izlese, ortada sorun kalmayacak” demişti. Son dönemde de kendini iyi hisseder hissetmez mesleğinin başına, ameliyathaneye koşmuştu.
Karşıyakalılığı ise bambaşkaydı. Yıllarca kulüp doktorluğunu hiç bir karşılık beklemeden üstlendi. Bazan onun o yufka yüreğini burkan vefasızlıklar da yaşadı ama, yeşil-kırmızı’ya küsmedi, küsemedi. Yeşil kırmızı sevdalılarıyla birlikte Karşıyaka Spor Adamları Derneği’ni kurdu. En zor dönemlerde kulüp başkanı olması istendi. Ona çok yakışacağı halde, o alçakgönüllüğü ile elinin tersiyle itti. Ama olayların içinde kalıp çabalamaktan, doğru yolu göstermekten, eleştirmekten de geri durmadı.
Bir sanat şaheseri olan ofisini Ekrem Güçsav’la birlikte müzeye çevirdi ve tozlu depolarda, haciz baskısında, yok olup gitme tehlikesiyle karşı karşıya kalan, Karşıyaka tarihini kurtardı. Bir kenara atılan Gode büstünü o bahçesine taşıdı. Bunlarla da da yetinmeyip, ilmek ilmek dokunan o güzelim yeri, kent kitaplığı ve kent tarihi müzesine de çevirdi. Gelecek nesillere paha biçilemeyecek bir miras bıraktı.
Acı paraların döndüğü ve futbola dönüş karşılığında her türlü bedelin ödenmeye razı gelindiği bu piyasada, en iyisi olmasına karşın cerrahlığı, spor hekimliğini hiç bir zaman para kazanma aracı olarak görmedi. Bu onun parlak hekimlik kariyerinin en önemli özelliğiydi. Bu kadar değerli, zor ve teknik bir işi bir hayır kurumuna dönüştürmüştü.
Tüm ısrarlarıma karşın ona yolladığım hastalardan kesinlikle ücret almazdı. Çekinirdim, ama ne yapayım ki, alanının en iyisi oydu. Öyle ki haberim olmadan adımı verip Bülent Ağabey’e başvuran maddi durumu yetersiz sporculardan operasyon ücreti almadan ve hastane masraflarını kendisi karşılamak kaydıyla, bila bedel şifa dağıttığını da sonradan öğrendiğim anlar oldu.
Yıllarca binlerce futbolcu, sporcu ve hastaya şifa dağıtan Bülent Zeren için, o mel’ûn hastalık karşısında tıbbın çaresiz ve umarsız kalması da kaderin, garip ama, çok acı bir cilvesi olsa gerek.
Onu anlatmaya, içimdeki sevgisini ifade etmeye ne satırlar ne de duygularım yeter.
Işıklarda uyu Bülent Ağabey. Beyefendiliğin, hayırseverliğin, çalışkanlığın, ustalığın, adamlığın, Karşıyaka’ya, futbola ve dahi spora, sporculara adanmış yaşamın bizler için son bulmadı. Her zaman kalbimizin en değerli yerinde yaşacaksın.